Altı yaşından itibaren futbola ilgi duyan Hüseyin Keleş çocuklara yönelik “Gezegenin Çılgın Sporcuları”, “Neymar-O Bir Sambacı”, “O Bir Uzaylı: Lionel Messi”, “Adımız Aslan İşimiz Destan Galatasaray”, “Kara Sevda Beşiktaş”, “O Bir Süperstar: Cristiano Ronaldo” ve “Muhammed Ali-Tüm Zamanların En İyisi” gibi kitaplarını çocuk okurlarıyla buluşturdu. Geçtiğimiz günlerde ise Keleş’in kaleme aldığı, çizer Selin Öztürk’ün çizimleriyle renklendirdiği “Yedek Kaleci” kitabı Timaş Çocuk etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kitap, hayat farklı krizler doğursa da pes etmeden geleceğe bakmayı unutmamak gerektiğini anlatıyor. Keleş ile futbol tutkusunu ve “Yedek Kaleci” kitabını konuştuk.
Sokakta oynayan son nesiliz
Ağabeyimin futbola olan sevdası beni de etkiledi. Futbola ilgimin başladığı yıllarda çok fazla maç izleme şansım olmadı. Çoğunlukla maçları radyodan takip ediyordum. O dönemin en önemli eğlence araçlarından olan kasetlere aynı zamanda ses kaydı yapılabiliyordu. Ben de başladım kasetlere hayali maç anlatmaya. Sonra açıp dinliyordum. Evdeki kasetler bitince spikerliği bıraktım. Okuma yazmaya başladığım zaman ise bu kez gazetelere merak saldım. Özellikle hafta sonları erkenden bakkala ya da bayiye gidip gazete alır, spor sayfalarını okurdum. Köşe yazıları özel ilgi alanımdı. Spikerliğe erken vedamın ardından bu kez ‘acaba spor yazarı mı olsam’ düşüncesine kapıldım. Hemen bir defter aldım ve başladım maçları yorumlamaya. İşte o deftere dökülen cümleler benim yazarlığımın başlangıç noktası oldu. Futbol içinde disiplin, mücadele, takım olma ruhu, çalışmanın kıymeti, sağlıklı bir yaşam, hedefe odaklanma gibi muhteşem kazanımları barındıran bir oyundur ve bu oyun yoluyla çocukların bu kazanımları benimsemesine vesile olmak oldukça keyifli.
Kahraman, oğlumun ismini alsa da yedek bendim
Kitabın kahramanı oğlum ama hikâye kısmen benim. Aynı semtte bir mahalleden başka bir mahalleye taşınmıştık. Önceki mahallede takımın kalecisiydim. Taşındığımız mahallenin de takımı varmış. Beni de aldılar aralarına. Fakat bir sorun vardı, mahallenin bir kalecisi varmış. Adı Umut… Umut, muhteşem bir yetenekti. Ortada oynadım. Aramızdaki maçlarda diğer kaleye hep ben geçiyordum. Evde sağa sola zıplayarak antrenman yapıyordum. Sabrımın meyvesini sonunda aldım. Umut başka bir ilçeye taşındı ve mahalle takımının kalesini devraldım. Bu yaşanmışlıktan ilham alarak Yedek Kaleci’yi yazdım. Kahraman, oğlumun ismini alsa da yedek bendim. Bu hikâyeyi yazmak, bu yönde hayalleri olan çocuklara ilham vermek hep aklımdaydı. Şartlar oluştuğunda da kaleme aldım. Böylece Yedek Kaleci’nin hayalleri binlerce çocuğa ulaştı, ulaşmaya da devam ediyor.
Hikâyelerde tek olay ya da tek hedef daha kolay
Hikâyelerde tek olay ya da tek hedef daha kolaydır. Hikâyeler arasında geçiş, hitap ettiği yaş grubu açısından riskli olabiliyor. Okur; metni, hikâyeyi kaçırabilir; karıştırabilir ve bitirmeden kitabı kenara bırakabilir. Bu nedenle hikâye örgüsünü oluştururken anlaşılır olmaya dikkat ettim. İki ayrı hedef olduğu için hedefler arasında bir karmaşa olabilirdi. Bu yüzden forma hayaliyle kalecilik mücadelesi hikâye boyunca çok haşır neşir olsun istemedim. Forma hayali biraz arka planda kalsa da, en kritik yerde devreye giriyor. Bu anlamda güzel bir denge kurulduğunu düşünüyorum.
Sadece bir futbol hikâyesi değil
Yedek Kaleci bir futbol hikâyesi gibi görünse de büyük resim çok farklı. Yedek Kaleci keyifli hikâyesinin içinde azim, mücadele, hayallerin peşinden koşma, vazgeçmeme, odaklanma, hedef belirleme, sıkı çalışma, disiplinli olma gibi mesajları barındırıyor. Fakat bu mesajlarımız sadece spora dair hayalleri olan çocuklar için değil; öğretmen, avukat, doktor, mühendis, yazar, çizer, sanatçı, elektrik ustası, şoför… Yani herhangi bir meslek dalıyla ilgili hayali olan herkes için. Ben bunu spor yoluyla vermeye çalışıyorum, başka biri farklı bir alan üzerinden verebilir.
source: https://www.yenisafak.com/hayat/yedek-kalecinin-gozunden-mucadele-4627750