Şiir biraz da şairin ebeveyni

3 minutes, 39 seconds Read

Şiir biraz da şairin ebeveyni

04:00 – 15/08/2024 Perşembe
Güncelleme: 00:52 – 15/08/2024 Perşembe
Yeni Şafak
Aleyna Taran
Aleyna Taran

Aleyna Taran’ın ilk kitabı Elma Beklesin Dergâh Yayınları’ndan çıktı. Taran şiirle arasındaki ilişkiyi anlatırken “Şiir biraz da şairin ebeveyni olsa gerek” diyor.

İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Yaratıcıdan durmaksızın sağlam şiirler isteyen bir çocuktum ben, yaş aldıkça da işler değişmedi. “Senden ne iyi bir koşucu ne hoş bir sesin sahibi olmayı, yalnız şiir istiyorum, iyi şiir.” der dururdum. Dergâh’ta ilk şiirim yayınlandığında henüz on dokuz yaşındaydım ve yaratıcının gözlerini aradığımı hatırlıyorum. Onlara bakmak ve neşeyle ağlamak istemiştim sanırım. Belki de kucağına atlamak ve bileğinden kavrayıp havaya kaldırmak istemiştim “Biz kazandık” diyerek. Kendimi her zaman koca bir elin baş parmağını tutan, küçük ve çenesi oldukça düşük bir kız çocuğu olarak düşlerim. Şiirimi sayfalar arasında gördüğümde elbette kafamı kaldırıp o koca gövdeye gülümsemem gerekirdi, şiir biraz da şairin ebeveyni olsa gerek.

BENZİYOR MUYUZ?

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Kitabımı henüz elime almadım, fakat aldığımda muhtemelen onu sahildeki çay bahçesine götürüp kendisine çingenelerden alacağım bir demet fulyayı armağan edeceğim, bir günün hatrına. Belki de sadece aynanın karşısına geçip yüzümün yanına tutacağım onu, soracağım; “Benziyor muyuz?”

Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Dediğim gibi henüz kitabım elime ulaşmadı. Sanıyorum ki önce kızlarım Aliye Suna ve Kumru Leylâ’ya; daha sonra yol arkadaşıma imzalayacağım. Açıkçası imzalama mevzusu bana pek anlamlı gelmiyor, biraz formalite gibi. Okurun altını çizdiği mısraları görmek çok daha heyecan verici olabilirdi.

Yazmaya nasıl başladınız?

Bunun bir başlangıcı varsa da hatırlamıyorum. Okuma yazmayı okula başlamadan öğrenmiştim, hep bir şeyler karaladığımı, bilhassa anneme mektuplar yazdığımı hatırlıyorum. Yatak odasının kapısının altından atar salona gelmesini beklerdim yüzünü okumak için.

Dördüncü sınıfa gidiyorum o zamanlar, annem koridoru süpürüyor, ben de salondaki aynalı konsola yaklaşmış gözlerimi seyrediyorum. Çok garip gelmişlerdi bana. Koşup kağıt kalem almış ve ilk hatırladığım şiirimi yazmıştım. Hevesle annemin yanına gittim, annem süpürgeyi kapattı beni dinlemek için. O zamanlar anneler süpürgeyi kapatmazdı çocukları konuşunca. Annem beni heyecanla dinlemiş üstüne bir de “Akşam baban gelince ona da oku olur mu?” demişti.

O günden sonra şiir defterleri doldurmaya başladım, sanki her seferinde birileri süpürgeyi kapatıp beni dinliyor ve keyif alıyordu bundan. Daha sonra yaratıcıyla iletişim biçimim hâline geldi. Bilirsiniz çocukların tanrısı siliktir, anne ve baba azaldıkça tanrı koyulaşmaya başlar. Sanırım bundan.

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Koşullara bağlı aslında, yalnız olduğum vakitlerde yazdığımı söyleyebilirim. Fakat şöyle bir durum söz konusu, uyaranın çok olduğu ortamlarda iç sesim gürlemeye başlar. O anlarda telefonu kurcalar gibi yaparak notlar alırım, kalabalık dağıldığında notlar şiire dönüşür.

Defter mi, bilgisayar mı?

Çoğu zaman düzenlemenin konforundan dolayı bilgisayarı tercih ediyorum, bu biraz da resmiyet kazandırıyor yazmaya. Yanı sıra kitapları kullandığım da çoktur. Okurken zihnimde bir görüntü canlandıysa arka sayfalara notlar alırım, bazen uzar, şiirin iskeleti oluşur. Son aşamada yine bilgisayarımda düzenleyerek vedalaşırım.



#Aktüel
#Edebiyat
#Hayat
20 saat önce

source: https://www.yenisafak.com/hayat/siir-biraz-da-sairin-ebeveyni-4638912

Similar Posts