Kadın romancılarımız anlatıyor

5 minutes, 32 seconds Read

Kadın romancılarımız anlatıyor

Kadın romancılarımızla mülakatlar kitabı, edebiyatın kelimelerden inşa edilen dünyasında yer alan kadınların hikâyesi olarak da okunabilir.

04:00 – 15/08/2024 Perşembe
Güncelleme: 00:00 – 15/08/2024 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Funda Özsoy E.


Önder Kaya tarafından hazırlanmış olan ve Ötüken Neşriyat’ın “Edebiyat Araştırmaları” serisinden çıkan Kadın Romancılarımızla Mülakatlar kitabında dokuz kadın romancı bulunuyor. Sırasıyla Güzide Sabri (1883-1946), Kerime Nadir (1917-1984), Leman Ahıskal (1914- ?), Mebrure Sami Koray (1907-1992), Muazzez Tahsin Berkant (1899-1984), Mükerrem Kamil Su (1906-1997), Nezihe Muhiddin (1889-1958), Cahit Uçuk(1909-2004) ve Peride Celal (1915-2013)’in yer aldığı bu serideki röportajlar, İbrahim Hoyi tarafından yapılmış ve Son Posta gazetesinde 1941 yılının Ekim’inde yayımlanmış. Kitabın sonunda yer alan Peride Celal ile yapılan söyleşi ise diğerlerinden farklı olarak 1938 yılında Kurun gazetesinde yayımlanmış.

Röportajları bir kitap haline getirerek okurla buluşturan Önder Kaya’nın ön sözde belirttiği üzerine kadın yazarların Babıali’de yeni yeni kabul gördüğü yıllardır. Dergi ve gazetelerde yazan, romanları çıkan, çeviriler yapan kadın yazarlar tek tük. Hatta yine Önder Kaya’nın altını çizidiği gibi yazar biyografileri üzerine başvuru kaynaklarının önde gelenlerinden birinin adının dahi “Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi” adını taşıyor oluşu da manidardır. Dolayısıyla erkek egemen edebiyat dünyasında kadınların görmezden gelindiği o yılların romancı kadın kalemleri hakkında bize bilgi verdiği için de bu kitabın önemli olduğunu düşünüyorum.

Büyük kısmı günümüzde maalesef çoktan unutulmuş bu kadın yazarlardan Kerime Nadir ve Muazzez Tahsin Berkant, yazdıkları popüler pek çok aşk romanının sinemaya aktarılmasından dolayı hafızalarda nostaljik bir tat yaratarak iz bırakabilmiştir. Peride Celal ise yıllar sonra popüler aşk romanlarının dışına çıkarak bireyin ruhsal yolculuğunun, içsel sorgulamalarının yapıldığı psikolojik ve sosyolojik ağırlığı olan romanlarıyla Türk edebiyatında bugün de hâlâ önemsenen yazarlardan biri olmayı sürdürebilmektedir.

HALİDE EDİP’E DUYULAN HAYRANLIK

Bu dokuz kadın romancımızın hemen hepsinin Halide Edip Adıvar’ı ustaları kabul ettiklerini görüyoruz. Halide Edip için Güzide Sabri “O üstadımdır, ondan ilham alırım ben.” derken Cahit Uçuk ve Mebrure Sami Koray, Halide Edip’e olan hayranlıklarını belirtmek için beğenmek kelimesinin hafif kaldığını hissettiriyorlar. Hatta Muazzez Tahsin, son on senede Türk edebiyatında Yakup Kadri’nin Yaban romanı ile Halide Edip’in Sinekli Bakkal ve Tatarcık romanlarından başka onu etkileyen bir eserin çıkmadığını söyleyecek kadar kesin bir dil kullanarak döneminin romancılarını küçümsediğini de okurlara sezdiriyor gibi. Yine bu romancılarımızın Amerikalı yazar Pearl S. Buck’u -Nobel Edebiyat Ödülü’nü daha yeni aldığı için belki de- dünya romanının güçlü kadın romancılarından kabul ettiğini, hatta aralarından Mebrure Sami Koray’ın, bu Nobelli yazarın en ünlü eseri Ana’yı Türkçeye kazandırdığını öğreniyoruz. Ayrıca şunu da fark ediyoruz ki, kendileriyle röportaj yapılan bu kadın yazarların çoğu birbirlerini pek de okumuyorlar veya okusalar dahi bunu paylaşmak istemiyorlar; bugün de olduğu gibi…

ROMAN TEKNİĞİNE BAKIŞ

İbrahim Hoyi’nin, roman anlayışları üzerine sorduğu sorulara kadın romancılarımızın herbiri farklı cevaplar vermiş. Güzide Sabri romanı bir ahlak vasıtası gördüğünü, teknikle fazla uğraşmadığını, hislerine uyarak yazdığını belirtiyor. Halbuki Mebrure Sami Koray, romancılığı teknik ile atbaşı giden bir sanat olarak nitelendiriyor. Ona göre bir romancı gördüğünü gösterebilen, yaşadığını yaşatabilen bir güce sahip olmalı ve bunun için de uzun yolculuklar yapmalıdır. Muazzez Tahsin de romancının uzun yolculuklar yapması gerektiği fikrinde; böylece ufkunu geliştirecek olan yazar, halkla da daha çok temas edecektir.Ayrıca Muazzez Tahsin, tezli romanlar yazmadığını, amacının mümkün mertebe eserini zevkle okutarak okuyucuyu bir müddet için oyalamak olduğunu söylüyor. Halbuki romanlarını kırk yaşından sonra yazmaya başlayan, Türk kadın hareketinin önde gelen isimlerinden olan ve 1925-1927 yıllarında Türk Kadın Yolu dergisini çıkaran Nezihe Muhiddin’e göre romancı, her şeyden evvel mütefekkir ve alim olmalıdır. Hoyi’nin Leman Ahıskal’a romanın bir tarifini yapmasını rica etmesi üzerine kocasının söze karışmasına ve “Müsaade ederseniz ben cevap vereyim çünkü Leman’la biz birbirimizi tamamlarız” diyerek romanın tarifini yapması ise hayli tuhaf.

BİR TAGORE ÇEVİRMENİ

Hoyi’nin Son Posta gazetesi için yaptığı röportajları toparlayarak kitaplaştıran Önder Kaya röportajların başına yazarların biyografilerini de ilave etmiş. Böylece yazarların bu söyleşilerin yapıldığı 1941 yılından sonraki edebi yolculukları üzerine de bilgilenebiliyoruz. Ayrıca kitabın giriş bölümünde İbrahim Hoyi üzerine geniş bilgi vermesi de isabet olmuş. Bugün artık söyleştiği kadın yazarların pek çoğu gibi kendi de unutuluşun koynunda yitip giden bu değerli kültür insanı, bir zamanların en önemli Tagore çevirilerini yapmış ve özellikle de Shakpeare oyunları üzerine yazdığı kritik yazıları ile edebiyatımıza önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bu kitap vesilesi ile onu günümüz okuruna hatırlatan Önder Kaya ve Ötüken Neşriyat bir vefa örneği göstermiş.



#Aktüel
#Edebiyat
#Tarih
20 saat önce

source: https://www.yenisafak.com/hayat/kadin-romancilarimiz-anlatiyor-4638889

Similar Posts