Belki de pazarlar ‘ev’in kendisidir

6 minutes, 46 seconds Read

Belki de pazarlar ‘ev’in kendisidir

Gazeteci ve yönetmen Ali Demirtaş, “Ev güzeldir, pazarları evde olmaksa daha güzeldir. Belki de pazarları evin kendisidir” diyor.

Merve Akbaş
04:00 – 18/08/2024 dimanche
Güncelleme: 07:16 – 18/08/2024 dimanche
Yeni Şafak
Ali Demirtaş
Ali Demirtaş

Ünlü yazar Haruki Murakami de bizimle aynı fikirde… “Zaman pazar günleri tuhaf bir şekilde akar” diyor kendisi. Bir ikindi güneşi altında, kanepede uzanarak, kitap okuyarak geçirdiğimiz o dakikalar aslında saatler kadar uzun değil midir? Bu hafta gazeteci ve yönetmen Ali Demirtaş’la pazarların muğlak hâllerini masaya yatırıyoruz. Demirtaş’tan önce klasik pazarını dinleyelim: “Benim için klasik bir pazar; güne geç uyandığım ama buna rağmen erken kapattığım bir gündür. Keyifli ve çeşitli aile kahvaltısı günüdür aynı zamanda. Bu kahvaltıdan da kaynaklı sanırım haftanın tek ekmek almaya gittiğim günüdür pazarları. Çünkü evin en küçüğü olmak bunu gerektirir. Öte yandan bol bol dinlendiğim, belki de bunu abarttığım, bilgisayarım ve not defterimle yakın mesafede olduğum gündür pazar. Bunlarla beraber sakinliğin ve sükunetin günü gibi geliyor bana. Sanırım ertesi günden kaynaklıdır bu durum. Mübalağasıyla fırtına öncesi sessizlik de denebilir.”


Aileyle vakit geçirme zamanı

Demirtaş’a “Pazarları sıkıntı olmaktan kurtarmak için öneriniz nedir?” diye sorduğumuzda bize “İşin özü pazarların çok da sıkıntı olduğunu düşünenlerden değilim” diyor önce. Sonra da şöyle devam ediyor: “Evet kendine ait sevimsiz veya buhran yönleri bulunur ama tümüyle ‘sıkıntılı’ gün de değildir benim için. Ama bu detayları da ortadan kaldırmak adına aileyle daha yakın vakit geçirmek, evin dışındalarsa diğer kardeşleri ziyaret etmek veya akşamüzeri keyifli bir yürüyüş yapmak güzel olabilir. Bir de önündeki haftaya bir not defteri yardımıyla uzun uzun planlamak da verimli bir gün hissiyatı verir, bunu da öneririm.”


Arthouse veya bağımsız filmler

Gelelim kültüre, sanata… Sizce pazar günü izlenecek en iyi film hangisidir? Bu soruya yanıt veren Demirtaş, “Size bir film ismi veremem ama bu filmin türünü söyleyebilirim. Zira filmleri en’lendirme konusunda pek iyi değilim. Pazar günlerini aynı zamanda arthouse veya bağımsız dediğimiz türdeki filmlere benzetirim. Ne tümüyle sıkıcı ne de tümüyle eğlenceli… Dolayısıyla bugün izlenecek filmin de pazar günlerinin ruhuyla özdeş olmasında bir sakınca görmüyorum” ifadelerini kullanıyor. Konu kitaplara gelince de şunları aktarıyor: “Pazar günleri daha çok mesleki kitaplar okumayı tercih ederim. Yani bir romandan ziyade gazetecilik veya sinema alanında hem bilgilendirici hem de okuması keyifli kitaplar tercihimdir. Bir örnek verecek olursam, Thorsten Botz-Bornstein’ın ‘Filmler ve Rüyalar’ isimli kitabı veya Noam Chomsky’nin ‘Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği’ isimli kitabı…”


Bugün sohbet günüdür

Demirtaş, pazarları arkadaşlarına da vakit ayıran biri. “Özellikle pazar günleri görmek, görüşmek ve sohbet etmek istediğim arkadaşlarım var” diyor. Tabii bu arkadaşlarının ortak özellikleri varmış: “Bu arkadaşlarımın ortak özelliği, yorucu insanlar olmamaları ve kahve veya çay eşliğinde sakince ve uzun keyifli sohbetler yapabiliyor olmaları. Pazar günleri bence sohbet günüdür aynı zamanda. Ama hararetli değil, sakin sohbetlerin günüdür. Bunun için de çevremizde sakin insanların olması gereklidir belki de.” Peki acaba kendisi pazarları dışarı çıkar mı ve favori bir mekânı var mıdır? Demirtaş, “Açıkçası hafta sonları evden çıkmayı pek tercih edenlerden biri değilim. Hafta içi mesleğimiz gereği de yeterince dışarıdayız zaten bu nedenle cumartesi veya pazar günleri özel bir sebep yok ise evde olmayı tercih ederim” diyor ve şunları ekliyor: “Bu nedenle pazarları favori mekanıma ev diyebiliriz. Neden? Pazar gününün o tahmin edilemeyen, kimi zaman da biraz korkutucu o yanına karşı ev daha korunaklı ve sağlıklı geliyor bana, bilmiyorum. Ev güzeldir, pazarları evde olmaksa daha güzeldir. Belki de pazarları evin kendisidir.”


Haftanın gümbür gümbür gelmediği güzel pazarlar

Geldik en zor soruya… En güzel ve en kötü geçen pazar gününüz hangisi? Demirtaş’ın cevabı şöyle: “Psikolojik olarak kendimi çok iyi hissetmediğim, sürekli derin, uzun ve gereksiz düşüncelere dalarak kendimi yorduğum, bundan dolayı yalnız veya uğraşsız kalmak istemediğim pazarlar benim için en kötü geçen pazarlarıma örnektir. En güzeline gelecek olduğumda sanırım evde olduğum, yeğenlerimin bizi ziyaret ettiği ve sonraki haftanın çok da gümbür gümbür gelmediği, güzel enerjili bir pazar bu güne örnek olabilir.” Bir gazetecinin pazar günü çalışmaması pek de mümkün değildir ancak köşemizin düzenini bozmadan Demirtaş’a “pazarları çalışır mısınız?” diye sorduğumuzda bize şunları anlatıyor: “Mesleğimiz gereği sabit mesai gün ve saatleri olmadığı için her gün ve saat bizim için potansiyel çalışma günü ve anıdır. Bu nedenle çalıştığım pazarları da olur çalışmadığım pazarları da. Çalıştığım pazar günleri bir iş seyahatinde bulunuyor olabilirim ama eğer evdeysem bile yukarıda belirttiğim gibi verimli bir pazar olması açısında bunu ev sınırları içerisinde de yapmaya gayret ederim; haftayı planlamak, gündem oluşturmak, röportaj konu ve isimleri belirlemek ya da sadece haftayı steril bir şekilde atlamak için neler yapmam gerektiğini planlamak gibi.”


Düşünceli, güzel gülüşlü

Ve en son soru: “Pazar günü bir insan olacak olsa nasıl birisi olurdu?” İşte Demirtaş’ın cevabı: “Zor bir soru. Bence ilk olarak asla kötü biri olmazdı gibime geliyor. Muhtemelen ne genç ne de çok yaşlı biri olurdu. Orta yaşlarda ama dinç, kendinden ve hayatından memnun, özgüven sahibi, dünyevi olay ve alışkanlıklarından uzaklaşmış, kendi halinde ama havalı biri olurdu sanırım. İçten içe diğer günlerin (insanların) de ondan uzak olsalar bile kendisini kıskandıklarını ya da ona gıpta ettiklerini bilirdi. Bunun farkında yaşardı. Ama ne olumlu ne de olumsuz anlamda hiçbir şey yapmazdı bu bilgiyle. Kitap okumayı ve film izlemeyi seven, sağlıklı yaşayan ve olayların hep iyi tarafına bakan ama aynı zamanda kötü taraflarının da farkında olan biri olurdu pazar eğer bir insan olsaydı… Bütün bunlarla beraber olgun düşünceli ve sanırım güzel gülüşü olan bir insan olurdu. Şimdilik böyle özetleyeceğim sanırım…”


#Pazarları Hiç Sevmem
#pazar
#Ali Demirtaş
il y a 4 heures

source: https://www.yenisafak.com/hayat/belki-de-pazarlar-evin-kendisidir-4639499

Similar Posts