O gecenin hafızası bu müzede

10 minutes, 45 seconds Read

O gecenin hafızası bu müzede

15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Anadolu Yakası’nda yer alan Hafıza 15 Temmuz Müzesi, yakın tarihin hafızasını tutuyor. 2019’dan bu yana ziyaretçisi eksik olmayan mekânla ilgili bilgi veren müzenin müdürü Tuba Danış Ketancı, farkındalık yaratmak açısından buranın defalarca gezilmesi gerektiğini söyledi. Ziyaretçilerin tepkilerinden de bahseden Ketancı, “Ayakkabısını çıkarıp içine not bırakarak yalınayak çıkan, şiirler yazıp getiren, ağlayarak kendinden geçenler oluyor” dedi.

Sevda Dursun
04:00 – 15/07/2024 Pazartesi
Güncelleme: 01:00 – 14/07/2024 Pazar
Yeni Şafak
Fotoğraf: Sedat Özkömeç
Fotoğraf: Sedat Özkömeç

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden sekiz yıl geçti. FETÖ’cü hainlerin yaptıkları ve kahraman Türk milletinin şanlı direnişi dün gibi aklımızda. Genç nesillere bunları aktarmak bakımından her yıl çeşitli etkinlikler yapılsa da Hafıza 15 Temmuz Müzesi’nin, yaşananları unutturmamak adına önemli bir rolü var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü Anadolu Yakası çıkışında konumlanan Şehitler Makamı ve 15 Temmuz’u tüm detaylarıyla yansıtan müze, o gecenin ve darbeler geçmişinin hafızasını tutmaya devam ediyor. Her biri bir şehidimiz için nöbet tutan 253 servi ağacının yanından yürüyüp, sürekli okunan selalar eşliğinde Şehitler Makamı’nda dualar ediliyor. Biz de bu önemli hafıza mekânının işlevini, bugüne kadar neler yapıldığını ve konumlandığı yeri öğrenmek üzere Hafıza 15 Temmuz’un kapısını çaldık. Bizi kapıda karşılayan müzenin müdürü Tuba Danış Ketancı, bulunduğu görevin ağırlığının farkında olarak sorularımızı cevapladı.


KARANLIK GECENİN TÜM DETAYLARI VAR

Hafıza 15 Temmuz’un, o gece hadiselerin en yoğun ve dehşetli yaşandığı bölgelerden biri olan Avrupa’yla Asya’yı birleştiren köprünün ayağında olması, şüphesiz isabetli bir yer tercihi olarak karşımıza çıkıyor. Müzeyi gezerken darbe girişiminin ilk anından itibaren tanıklık ettiğimiz o karanlık gecenin tüm detayları, yeniden gözümüzde canlanıyor. Tankın altında ezilen otomobil, her biri şehitlerimize ait olan ayakkabılar ve evet, o gecede yaşananların amatör kameralarla çekilmiş gerçek görüntülerinden oluşan videolar…


BEYLİKDÜZÜ’NDEN HER CUMA ŞEHİT ZİYARETİ

Ziyaretçilerin burada neler yaşadığını ve nelerden etkilendiklerini Ketancı şu ifadelerle anlatıyor: “Hafıza mekânı olarak kurgulanan müzemiz, çok güzel tasarlanmış bir mimariye sahip. Gezmesi rahat ve hamasetten uzak diliyle hem 15 Temmuz gecesi yaşananları kronolojik bir sırayla anlatıyor hem de duygusunu veriyor. Bu yüzden ziyaretçilerimiz oldukça etkilenerek ayrılıyor buradan. Farklı şehirler ya da ülkelerde bulunan, bombalara ve kurşunlara şahitlik etmemiş sivil vatandaşlarımız, silahlı saldırıları bizzat yaşamadıkları için, o geceyi aksiyon filmi izler gibi televizyon ekranından izlemiş olabilirler. Ama Hafıza 15 Temmuz’da o gecenin izlerini gerçek görüntüler ve objelerle gördüklerinde gözyaşlarını tutamıyorlar. Buraya gelmeden önce darbe girişiminin gerçek olmadığını düşünenler bile, buraya gelince gerçeklerle yüzleşiyor. Ayakkabısını çıkarıp, içine ‘Aziz şehitlerim ruhunuz şad olsun…’ notunu bırakarak yalınayak çıkan, şiirler yazıp getiren, ağlayarak kendinden geçenler de oluyor.”


BU MÜZE HAYATIMIZI DEĞİŞTİRDİ

Ketancı, “Hele bir de Hasan amcamız vardı, her cuma Beylikdüzü’nden metrobüsle gelir, mutfağımızdan sıcak su ister, üçü bir arada kahvesini içerdi. Yukarı çıkıp Çağrı Zafer videomuzu izledikten sonra, cumasını kılar, evine dönerdi. Üç yıl kadar devam etti böyle. Ama artık gelemiyor, şehir dışına çocuklarının yanına taşınmış. Çocuklardan da bazen ilginç tepkiler alabiliyoruz. 10 yaşında bir kız çocuğu müzeyi gezdikten sonra, ‘Bundan önceki hayatımla bundan sonraki hayatım aynı olamaz’ demişti. En çok da Adnan Menderes’in boynuna düşen ipin gölgesinden etkilenmişti. Bunların yanı sıra gelmek isteyip de hâlâ gelemeyenler de var. Özellikle şehit yakınlarından ve gazilerimizden o geceyi tekrar yaşamak istemedikleri için gelemediklerini duyuyoruz. İnsan psikolojisi biraz öyle, travmatik olaylarla yüzleşmek zordur. ” ifadelerini kullandı.


GURBETÇİLER MEMLEKETE GİTMEDEN MÜZEYİ GEZİYOR

Kolay değil, tam 253 şehit vermişiz, 2 bin 734 gazimiz var. Bunların her birinin yakınları ve o gecenin şahitleri hâlâ yaşıyor. Bu da Hafıza 15 Temmuz’u diğer müzelerden ayıran özelliklerden. Anlatının 15 Temmuz ile ilgili olan kısmının şahitleri hâlâ kanlı canlı tanıklarımız. Müzenin açıldığı 2019 yılından beri yaklaşık 3 milyon kişi ziyaret etmiş. Darbenin yıldönümü olan temmuz ayında daha fazla misafiri oluyor. Kış döneminde okul ziyaretleri, yaz döneminde ise yurtdışından gelen turlar mekândaki hareketliliği artırıyor. Özellikle Bosna Hersek ve Avusturya’dan her hafta düzenli olarak turların geldiğini söyleyen Ketancı, Bosna’dan gelenlerin ilgisinin çok fazla olduğunu söyleyerek şunları aktarıyor: “Balkan ülkelerinde FETÖ yapılanması çok fazla olduğu için, buradan farklı bir şekilde duymaları onları çok etkiliyor. Avusturya’dan gelenler, özellikle de yabancılar, burada bir sivil katliam yaşandığını duyduklarında şaşırıyor. Yurt dışından gelen gurbetçilerimiz, kendi memleketlerine gitmeden daha köprüden geçerken mutlaka uğruyor. Akademisyenler öğrencilerini alıp geliyor, öğrenci kulüpleri ve darbeler tarihi konusunda çalışanlar da buranın daimi ziyaretçilerinden.”


GELECEĞE NOT DÜŞÜLÜYOR

15 Temmuz gecesi kahramanca mücadele veren bir milletin gösterdiği onurlu direnişi gelecek kuşaklara unutturmama adına inşa edilen bir yer burası. Bütünselliği korumak açısından Türkiye ve dünyadaki darbeler tarihini, sömürgecilik ve kolonyalizmin detaylarını da ziyaretçisine sunuyor. Dünya üzerinde yaşanan ve toplumlar üzerinde büyük travmalar yaratan darbelere giden yolun süreci anlatılırken, darbelerin aslında bir anda oluşmadığı, uzun yıllar süren sömürü düzeninin devamında gelişen olayların sonucu olduğu aktarılıyor. Amaç, tekerrür eden tarihin

tüm yönlerini gözler önüne sererek, hafızayı diri tutmak ve geleceğe not düşmek.


AMERİKA’NIN KEŞFİYLE SÖMÜRGECİLİK DÖNEMİ BAŞLIYOR

Sömürgecilik tarihini Amerika’nın keşfedildiği 1492 tarihinden başlattıklarını söyleyen Tuba Danış Ketancı, “İnsanoğlu güç devşirmek ve hegemonya kurmak için her devirde farklı farklı metotlar kullandı. Sömürgecilik Koridoru adını verdiğimiz bölümü gezerken önce sömürgecilik tarihine bakıyoruz, Koloni Sömürgeciliği, İşgal Sömürgeciliği ve Modern Sömürgecilik başlıkları altında topraklara, yer altı kaynaklarına ve nihayetinde tüm insanlara hâkim olmak için kullanılan mekanizmalar gözler önüne seriliyor. Silah endüstrisiyle ilgili de sunumumuz var. Dünyada kaç milyon silah kullanılmış, bunlar ne amaçla üretilmiş, hangi ülkelere dağıtılmış ve kimlere fayda sağlamış, burada görebiliyoruz. Darbeler Tarihi bölümünde de hem dünyada olmuş darbeler hem de Türkiye’de meydana gelen darbeleri görerek bütüncül bir hafızaya sahip olarak ziyaretçimiz buradan ayrılıyor. Bütün bunların toplumsal bellekte yer etmesi bakımından Hafıza 15 Temmuz’un yeri önemli. Çünkü travmatik olaylar unutulmak istenir ya da farklı yerlere yönlendirilir. Burası tamamen ‘olan’ın haber dilinde anlatıldığı, kimsenin yorumunu katmadan gerçekte yaşananların görüntülerle ve objelerle anlatıldığı bir mekân. O yüzden insanlar etkileniyor” diyerek müzedeki detayları anlatıyor.


TÜRKİYE’DEKİ İLK HAFIZA MEKÂNI

Esasında bütün müzeler insanlık tarihinin hafızasını tutuyor. Hafıza 15 Temmuz’un farkını sorduğumuzda Tuba Hanım şu ifadeleri kullanıyor: “Burası yakın tarihimizin hafızasını tutması bakımından önemli. Sömürgecilik ve Darbeler Tarihi bölümleriyle toplumsal hafızayı oluşturmak adına noktalar birleştirilerek 15 Temmuz darbe girişiminin ve Türk milletinin kahramanlığının unutulmaması üzerinden hazırlanmış bir hafıza mekânı… Bu geceyi yaşayanların failleri ya da maruz kalan insanların hepsi yaşıyor. Dolayısıyla şahitler ve şehitler hepsi çok yakın geçmişte. Bu da hem buranın dinamizmini ve ruhunu devam ettirmesini sağlıyor hem de genç nesillere o ruh halini, o gecenin şahitlerini dinleyerek birinci ağızdan duyma imkânı veriyor. Burada yaptığımız programlarda şehit yakınları veya gazilerimiz gelerek canlı şahitliğini anlatıyor. Koruduğumuz şeyin ne kadar değerli olduğunu, bir insanda bile olsa karşılığını görmek, diğer müzelerden ayrıldığımız noktadır diyebilirim. Toplumsal hafızayı korumak için bu tarz mekânlar dünyanın çeşitli yerlerinde var, artık ülkemizde de yavaş yavaş sayısı artıyor. Ancak Hafıza 15 Temmuz, bu kapsamda hazırlanmış Türkiye’nin ilk hafıza mekânı.”


Çağrı ve Zafer videosu şevkimizi artırıyor

Mekânı gezdiğinizde gözyaşlarınızı tutamadığınız yerler de oluyor. O geceyi anbean yeniden yaşıyorsunuz. Peki ya buraya görev icabı her gün gelmek ve bu ağır mesuliyeti her an hissetmek nasıl bir duygu? Ketancı, “Onurlu ve gururlu bir görevde olduğumuza inanıyorum. Ağır bir sorumluluğu da var, çünkü bu işin muhatapları yaşıyor ve her daim yüz yüze geliyoruz. Onların burayı kendi mekânları gibi hissetmelerini istiyoruz. Bunun verdiği bir sorumluluk var. 7 dakikalık Çağrı ve Zafer videomuzu belki bin kez izledim, her seferinde beni ağlatmayı, tekrar tekrar o kahramanlıklardan gurur duymamı ve darbe girişimi başarılı olmadığı için şükretmemi sağlayan bir video. Farklı farklı işlerde çalışsak da neye hizmet ediyoruz, yaptığımızın karşılığı nedir, bunu görmemiz için personelime de ara ara izlemelerini tavsiye ediyorum.

O videoyu izlediğimiz zaman günlük problemlerin hiçbir anlamı kalmıyor, şevkle tekrar çalışmaya devam ediyoruz. Bu da buradaki çalışmanın hem ağır yükünü hem de manevi değerini açıklıyor” şeklinde anlatıyor bunu.


Türklüğüyle gurur duymalarını hatırlatıyoruz

Bu mekânı neden ziyaret etmemiz gerektiğiyle ilgili de konuşan Tuba Danış Ketancı, şunları söylüyor: “Dünyada ortalama üç ayda bir darbe oluyor. Ülkemizin de maalesef geçmişinde darbeler tarihi mevcut. Silahlı bir darbe girişimine sivil halkın karşı koyarak başarılı olduğu tek darbe girişimi 15 Temmuz. Bu da Türk milletinin ne kadar cesur olduğunu gösteriyor. İşte bunu göstererek, özellikle çocuklara ve gençlere Türk olmalarıyla ilgili gurur duymaları gerektiğini hatırlatmış oluyoruz. Bizim öğrenciliğimizde Çanakkale Zaferi anlatılırdı. 250 kiloluk mermi topunu kaldıran Seyit Onbaşı’yı tam da aklımız almazdı. Bizim çocuklarımız burayı gezdiklerinde gerçek görüntüleri görüyor, şahitlerden de o geceye ait hikâyelerini dinleyebiliyor. Farkındalık yaratması açısından defalarca gelinmesi bu yüzden çok önemli.”


İzlenen değil yaşayan bir mekân

Hafıza 15 Temmuz, yaşayan bir mekân olarak da dikkat çekiyor. Her yıl farklı farklı etkinliklere ev sahipliği yapan müzede şimdiye kadar çeşitli sergiler, şiir ve müzik dinletileri yapıldı. “Hafızamda Ne Var“ söyleşileriyle siyaset, akademi ve basın mensuplarının katıldığı etkinliklerde o gece yaşananlar hatırlatılarak, FETÖ terör örgütünün tehlikeleri anlatıldı. Bu sene Dünya Şehitler Günü’nde farkındalık bağlamında yapılan etkinlikte, 15 Temmuz’un ve Gazze’nin şehit çocukları anısına, Şehitlik Makamı’ndan gökyüzüne balonlar gönderildi. Çocuklar için hazırlanan etkinlik kitabı ise müzeyi ziyaret eden çocuklara kahramanlık ruhunu pekiştirmek için veriliyor. Geçtiğimiz yıldan beri de KADEM Derneği’yle ortaklaşa yürüttükleri “BİZ81İZ” dijital hafıza projesi sayesinde, 81 ilden vatandaşlarımızın kendi 15 Temmuz hatıralarını anlattıkları videolar paylaşılarak, sürekli yenilenen bir hafıza inşa ediliyor.

#15 Temmuz
#darbe girişimi
#müze
27 dakika önce

source: https://www.yenisafak.com/gundem/o-gecenin-hafizasi-bu-muzede-4632905

Similar Posts