Heidelberg 17. yüzyılın sonlarında Orta Çağ planına sadık kalınarak barok tarzda yeniden inşa edilmiş. Asırlık binaların cepheleri, kemerli geçitleri, avluları o kadar çok detay sunuyor ki öyle bir bakıp geçemiyorsunuz. Tıpkı Victor Hugo’nun bu şehre yaptığı seyahatte dediği gibi “Heidelberg’den geçmemelisin, burada kalmalı, burada yaşamalısın…”
Nahid Sırrı’nın Anadolu’da Yol Notları (1939), Bir Edirne Seyahatnamesi (1941) Kayseri, Kırşehir, Kastamonu (1955) adlarıyla yayımlanmış üç gezi kitabı ile gazete ve dergilerde kalmış gezi yazıları kitaplaştı.
Can Yayınları etiketiyle okurla buluşan Agota Kristof’un Okumaz Yazmaz’ı okumaktan, yazmaktan ve hayattan ümidi kesmeyenler için kısa bir eşlikçi vazifesi görüyor. Yurdunu kaybetmişlere ise gerçek yurtlarını hatırlatıyor.
“Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi” kitabının yazarı William I. Robinson Küresel kapitalizmin insanlığı yeni bir “Karanlık Çağ”a soktuğuna vurgu yapar ve şunu söyler: “Bugün kapitalist dünya sistemi, küresel sistem yaşanacak yeni bir Karanlık Çağın tüm insanlığı içine alacağına işaret etmektedir.”
Antony Loewenstein’ın “Filistin Laboratuvarı: İsrail İşgal Teknolojisini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor?” kitabından başlayarak Filistin üzerine okuma yapılabilir. Rıfat el-Arir tarafından hazırlanan “Gazze Cevap Yazıyor: Gazzeli Genç Yazarlardan Kısa Hikayeler” adlı kitabı ise Gazzelilere kulak verme imkanı veriyor. Bir diğer kitap ise Eyal Weizman’ın “Oyuk Topraklar: İsrail’in İşgal Mimarisi” eseri.
Yönetmen Erden Kıral’ı vefatının ikinci yıl dönümünde “Aynadan Yansıyan Hayatlar” (Benim Güzel Günlüğüm” kitabıyla “Sinematik” köşesinde anıyoruz, sinemasının sokaklarında onun sözleriyle dolaşıyoruz.
Bir dönemin efsane hocalarından Ünsal Oskay’ın hayatını anlatan Cengis T. Asiltürk’ün kaleme aldığı Karnavalın Ortasındaki Adam Ünsal Oskay adlı kitap okurla buluştu. Yazarın oldukça zengin malzemeyle kaleme aldığı kitap Ünsal Oskay Hoca ile ilgili ilginç ayrıntıları da öne çıkarıyor.
Çok yönlü isimlerden biri olan Muallim Cevdet aynı zamanda iyi bir bibliyograftır. Kitaplar ve kütüphanelerle iç içe bir hayatı olmuş, Kütüphanelerde yaptığı çalışmaların dışında kendisi ayrıca bir kütüphane kurma idealiyle hayatı boyunca kitap satın almaya devam etmiştir. Ondaki esaslı özelliklerden biri de arşivciliğidir. Cumhuriyet döneminde bir arşivcilik bilinci gelişmesinde Cevdet Bey’in önemli bir payı vardır.
Türkiye’de Müslümanların başına gelen felaketler edebiyatın meselesine dönüşürken iki türden akıbete uğradı. Ya hiç görülmedi ya da nitelik sorunu ile baş başa bırakıldı. Bir 27 Mayıs romanından bahsedemeyişimiz gibi Adnan Menderes’in bir roman kahramanına dönüştüğünü de görmedik. 28 Şubat’a maruz kalanlar bile derli toplu bir edebiyat tesis edemediler. Aynı akıbet şimdi 15 Temmuz için cereyan ediyor. Belki de tabiî olan budur…
15 Temmuz’a ilişkin pek çok eser kaleme alındı. Cihan Aktaş Unutulmayan’da köprüye koşan bir direnişçinin hikayesi anlatılırken, Selvigül Kandoğmuş Şahin’in Allah Her Yüreğe Dokunur ve Emine Acar’ın Hangi Pencere adlı kitaplarında da 15 Temmuz olayı öyküye dönüşüyor. Özcan Ünlü’nün Mustafa Cambaz’ı anlattığı Mustafa adlı öyküsünü ise bu vesileyle yeniden hatırlıyoruz.